Kangding Ray.Cory Arcane.Raster Noton

Logosunu taşıyan her çalışmaya kulaklarınızı gönül rahatlığıyla teslim edebileceğiniz Berlinli elektronik müzik etiketi Raster Noton’un demirbaş isimlerinden biri olan Kangding Ray (David Letellier), beşinci stüdyo albümünde müzikal ezberlerimizi bozmaya kaldığı yerden devam ediyor. Gergin ve karanlık koyu baslar, kristalize ve minimal elektronik tınılar, adeta bir girdap efekti yaratan ekolu ses kolajları Cory Arcane’i rahatlıkla yılın en iyi deneysel elektronik işlerinden biri yapmaya yetiyor. Devasa bir makinanın canhıraş çalışan dişlilerinin işitsel bir dökümü niteliğindeki parçalarda, Letellier’in prodüksiyon kalitesi de dikkat çekiyor. Albümün zaman zaman yükselen temposuna eşlik eden teknoik ve döngüsel vuruşlar, ritmik ve fütüristik ses kurguyla birleştiğinde başdöndüren bir hava yakalanıyor. Duyusal momentumun bir an olsun düşmediği, ses olgusunun büründüğü farklı simaların peşisıra sergilendiği Cory Arcane özellikle RN takipçilerine ve...

Julia Holter.Have You In My Wilderness.Domino

Üzerinden birkaç ay geçmiş olmasına rağmen henüz yeni hatmedebildiğimiz Los Angeles çıkışlı ozan şarkıcı Holter’ın dördüncü stüdyo albümü “avant pop” klasmanında değerlendirilebilecek kalburüstü bir iş. Her parçasına yüksek dozajlı bir samimiyet iliştiren Holter, kişisel hikâyelerini bol katmanlı zengin bir altyapı, minik elektronik davullar ve müziğini bir adım yukarı taşıyan yaylılar eşliğinde sakince icra ediyor. Yarattığı bu kendinden emin ve ziyadesiyle olgun tınlayan akustik evrende, çok da buralı olmayan etkileyici ve derinlikli vokaliyle hafif elektronik sosa da bandırılmış parçalarını seslendiren Holter; günümüzün en nev-i şahsına münhasır müzisyenlerinden biri olduğunu ispatlıyor adeta. Diskografisinin tepe noktası diyebileceğimiz son çalışmanın yarattığı hafif emprovize ses kolajı ve rüyası atmosfer Holter’ın notunu yıldızla pekiştiriyor. Özetle Have You In My Wilderness gereksiz süslerden arındırılmış her...

Philip Jeck.Cardinal.Touch

Bu ayın Kontrast’ı tümden elektronik oldu ama Philip Jeck’i anmadan olmazdı. 60’lı yaşlarını süren üstad Jeck, ‘80’lerden bu yana deneysel elektronik müziğin en önemli figürlerinden biri. Onlarca pikapla kurduğu orkestralardan, oyun ve tiyatro müziklerine varıncaya dek kıskanılacak bir diskografiye sahip olan Jeck son çalışmasını yine Touch etiketiyle sunuyor. Bit pazarlarından toplanmış pikapları bir enstrüman olarak yeniden biçimlendiren müzisyen tamamen nev-i şahsına münhasır bir müzikal dil yaratmayı başaran sayılı isimlerden biri. Cardinal karanlık dokusu, drone referanslı marazi ses kolajları ve bunların üzerinde yankılanan geniş salınımlı ses kırıntılarıyla birlikte apokaliptik bir ses örgüsü olarak şekilleniyor. Kötücül ultrasonik atmosfer üzerinde bolca gri renkle harmanlanan albüm “ses” olgusunu ters yüz ederek dinleyenleri şaşırtmayı da eksik etmiyor. Özetle ürkütücü olduğu kadar bağımlılık yapıcı içeriğiyle de deneysel işlere meraklı kulaklar için tadından yenmez apoletini hakeden bir çalışma Cardinal.

Rival Consoles.Howl.Erased Tapes

Ryan Lee West’in solo projesi Rival Consoles, Erased Tapes etiketini taşıyan üçüncü stüdyo albümüyle elektronik müzikseverlerin nefeslenebileceği yeni bir kapı aralığı açıyor. Oldukça taze tınlayan bir melodik kurguya sahip albümde, az sayıda katmanın dengeli birlikteliğiyle kotarılan minimal kompozisyonlar başrolde. West’in başarısı görece kısıtlı malzemeden ortaya çıkardığı parçaların derinliğinde ve heyecan uyandıran ritmik zenginliğinde yatıyor. İlk dinlemede Jon  Hopkins, Brandt Brauer Frick ve Kiasmos çağrışımları yapan hafif efektlendirilmiş synth dokusu albüm boyunca farklı kimliklere bürünüyor. Bazen daha tempolu ve teknoik vuruşlarla beslenen parçalar, bazen de aksak ve karanlık ritimlerin yarattığı döngüsel atmosferde şekilleniyorlar. PC başında bir akşamda çıkan birbirinin benzeri “elektronik” işler içinde bu haliyle ziyadesiyle parlayan bir çalışma Howl. West de bu konudaki derdini “Elimizde 2089’a yetecek kadar deep...

Pole.Wald.Pole

1998-2003 yılları arasında yayımladığı beş albümle düşük tempolu, dub ve bas dokularını yoğunlukla kullanan, minimal ve glitch referanslı işleriyle dönemin elektronik müzik sahnesinde derin izler bırakan Pole (Stefan Betke), müzisyen kimliğinin yanısıra önemli bir prodüktör ve mastering dehası. Geride kalan 10 yılı aşkın süreyi diskografisine 2007 çıkışlı Steingarten’ı ekleyerek geçiren Pole, Wald çalışması ile imrendiren bir geri dönüşe imza atıyor. İlk dönem işlerine göre daha ritmik ve güçlü bir arka plana sahip parçalarda sade metalik tınılar, dozunda kullanılan elektronik davullar, kendisinin uzmanlık alanı olan soyut ses kümeleriyle etkileyici bir bütünlük sunuyor. Farklı kaynaklardan elde edilen tüm bu işitsel malzemeden devşirilen iç ahenk ve ses olgunluğu Betke’nin notunu yükseltiyor. Daha geniş bir ses evrenine kulaklarını kabartan Betke...

King Midas Sound.Fennesz.Edition 1.Ninja Tune

20 yıla yaklaşan kariyeri boyunca elektronik müziğin deneysel kanadının kilometre taşı isimlerinden biri olan Fennesz, adını sıklıkla ortak işlerde de görmeye alıştığımız biri. Ninja Tune etiketli çalışmada Fennesz, özellikle The Bug ve Techno Animal projelerinden tanıdığımız Kevin Martin’in başını çektiği King Midas Sound ile omuz omuza veriyor. Fennesz’in artık imzası haline gelmiş ambient drone referanslı proseslenmiş gitar tınıları üzerine incelikle işlenen vokaller Edition 1’in ana iskeletini oluşturuyor. Genelde daha nahif, yumuşak ama keskin tınıların (özellikle açılışı yapan “Mysteries”) yer aldığı albümde birkaç parça (“Loving Or Leaving” ve “Melt”) ekstra lezzetli baslardan oluşan arka planlarıyla dikkat çekiyor. Albümün ikinci yarısında daha durağan (misal 14 dakikalık “Above Water” gibi) bir atmosfer mevcut. Edition 1 iki farklı kumaşın “en iyi” kesimlerinden oluşan bir yanyana duruş. İki ismin birbirini örtmediği, engellemediği; öte yandan minik de olsa...

Chelsea Wolfe.Abyss.Sargent House

Âlemin karanlık figürlerinden Chelsea Wolfe’un yeni çalışmasının altını koyuca çizdiği ilk cümle, kendisinin daha da derinlere mevzilenmek konusundaki olumlu ısrarı. Gerilimi artırılmış doom / black metal referanslı bol distorsiyonlu gitarların adeta “albüme adını veren” uçurumda yankılandığı çalışma boyunca Wolfe iç dünyasından cımbızladığı küçük hikâyelerini dillendiriyor. Söz konusu hikâyelerin bir kısmı Wolfe’un maruz kaldığı uyku felci rahatsızlığıyla ilgiliyken şarkı sözlerinde bol miktarda psikolojik referanslar olduğunu da not edelim. Prodüktör koltuğunda Explosions in the Sky ve St. Vincent gibi isimlerle çalışmış olan John Congleton’ın olduğu çalışmada başarıyla yaratılan koyu karanlık atmosfere yeri geliyor içli keman partisyonları, yeri geliyor kırılgan piyano tuşeleri eşlik ediyor. Önceki albümlerine ayrı bir katman olarak eklenen bu yapı, son çalışmada ana omurganın ayrılmazı haline...

Battles.La Di Da Di.Warp

Amerika orijinli deneysel rock ekibi Battles yaz rehavetinin sonbahara nakli esnasında Warp etiketiyle yayımladığı üçüncü stüdyo albümüyle alnımıza adeta “durmak yok, yola devam” tabelası mıhlıyor. Üç kişilik ekibin reisi diyebileceğimiz davulcu Stanier’in ana güzergâhı ve tempoyu belirlediği parçalarda, döngüler üzerinden şekillenen güçlü ve sarmalayıcı melodik kurgu, synth ve gitarların da harmanlamasıyla tadından yenmez hale geliyor. 2007 çıkışlı ilk albümdeki dördüncü üye vokalist Tyondai Braxton’ın ayrılmasından sonra oldukça ses getiren ikinci albümleri Gloos Drop’da birkaç parçada konuk vokallere yer açan ekip, bu defa tamamıyla enstrümental bir işe imza atıyor. Hafif dozda cengaverlik içeren bu çabadan alnının akıyla çıkan üçlü yüksek enerjisi, derinlikli ve zengin kolajlara kucak açan ritmik yapısıyla her daim keyif veren, bütünlüklü bir albüm sunuyor bizlere....

Simon Scott.Insomni.Ash International

Simon Scott ismi çoğumuza ilk anda aşina gelmeyebilir; ancak ‘71 İngiltere doğumlu bu arkadaş özellikle ‘90’ların ilk yarısında çıkardıkları üç stüdyo albümüyle shoegaze’in kutsal kitabını yazan ve ruhumuza bol miktarda jilet kesiği attıran Slowdive’ın davulcusuydu desek yeterli olacaktır. ‘90’ların sonundan bu yana pek çok projede yer alan bu çizgi dışı müzisyen, 2000’lerin sonuna doğru fazla sayıda olmasa da kalburüstü solo işler de yayımlamaya başladı (örnek Navigare / 2009 ve Below Sea Level 2012). Yetkin bir multienstrümentalist, kompozitör ve kayıt sanatçısı olarak da tanımlayabileceğimiz Scott, Insomni’de birbirine eklenmiş tek parça halinde çalan dokuz pasajdan oluşan nitelikli bir işitsel kolaj yaratmış. Albüm boyunca bol miktarda akustik sesler, zaman zaman kendini hissettiren kaotik dokunuşlar ve yüksek oktanlı bir ambient arka plan başrolde. Scott’ın mahareti paletine aldığı bol miktarda renkten ve farklı materyallerden devşirdiği tablodaki eşsiz uyum ve akışkanlıkta yatıyor. Naçizane...

Flying Saucer Attack.Instrumentals 2015.Domino

Bu ayın plase seçkisinde yine kabaca 15 yıllık bir molanın ardından geri dönen bir isim var; bugüne dek yoğun bir DIY etiğiyle yoğurulmuş, hafif vokal kırıntılı ve bol shoegaze referanslı işlerine aşina olduğumuz Flying Saucer Attack’ten bahsediyoruz. Kuruluşundan bu yana ana kumandasında Dave Pearce’ın yer aldığı FSA başlangıç yıllarında bir ikili olmasına rağmen, ambient / drone vurgusu yüksek 15 parçadan oluşan bu yeni çalışmanın altında tek aktif üye olan Pearce’ın imzası var. Instrumentals adından da anlaşılacağı üzere vokalin olmadığı, merkezinde gitardan alınan tınıların kullanıldığı soyut bir iş. Çalışmayı aslında bir konsept olarak görmek ve tüm albümü kendi bütünlüğü içinde dinlemek çok daha anlamlı. Arka plandaki yoğun elektronik aksanlı ses kümeleri ve bunların üzerinde...