İnsanlar.Kime Ne.Aboov Plak

Barış K. ile ilk tanışıklığım Doublemoon etiketli derleme albümlerdeki harika prodüksiyonlarıydı. Sonrasında özellikle İlhan Erşahin’in Nublu etiketiyle yayımlanan “İstanbul 70 - Psycho, Disco, Folk …” edit’leriyle iyice hayatımıza yerleşti kendisi. Yurt sathındaki en başarılı DJ ve prodüktörlerinden Barış K.’nın başını çektiği İnsanlar’sa üç kişilik bir proje. Elektroniklerde Barış K., bağlama ve vokalde üstad Cem Yıldız ve perküsyonda Hogır’dan oluşan ekibin Mini Müzikhol’deki performanslarının yarım saate yaklaşan canlı kaydından oluşan Kime Ne’de sözlerse Pir Sultan Abdal’ın “Ötme Bülbül” ve Kul Nesimi’nin “Ben Melamet Hırkasını” şiirlerinden adapte edilmiş. Açılışta ilk sözü alan bağlama gevşek ve ağır ritimlerle parçanın altyapısına ilk katkıyı veriyor. İlerleyen...

St. Vincent.St. Vincent.Loma Vista

2012’deki David Byrne’le (Talking Heads) ortak çalışması Love This Giant’ı bir kenara koyarsak, Annie Clark, A.K.A. St. Vincent, üç yıllık bir aranın ardından daha olgun ve zengin bir müzikal dilin hakim olduğu yeni albümüyle karşımızda. İlk çalışmalarıyla küçük ama sıkı bir takipçi kitlesi edinen St. Vincent, özellikle David Byrne’le gerçekleştirdiği birliktelik sonrası bilinirliğini ve erişimini artırmıştı. Kariyeri açısından doğru görünen bu adımın ardından gelen 4. solo albümün sürpriz bir şekilde kendi adını taşıması biraz da bu yüzden. Bir Miles Davis biyografisindeki “müzisyen için en zor şey kendisi olmaktır” ifadesinden etkilenen St. Vincent, yetenekli söz yazarı kimliğini giderek benzersizleşen bir müzikal kurgu...

Kitschcraft.House Of K.MMY Records

Memleket coğrafyasının en sıcak ve akışkan synth pop ekiplerinden Kitschcraft’ın usta işi ellerde mikslenen (bkz. Mike Nielsen) yeni çalışması ilk andan itibaren nitelikli ve keyifli bir prodüksiyon olarak yankılanıyor kulaklarımızda. Yumuşak İngilizce vokallerle bezeli ve ağırlıkla edebiyat esinli şarkı sözleri, ritmik ve yüksek tempolu melodileri kucaklayan temiz synth’ler Kitschcraft’ın müziğinin ana omurgasını oluşturuyor. 8 parçadan oluşan çalışmanın toplamdaki 32 dakikalık süresinin biraz “tadı damağımda kaldı” hissi yarattığını da eklemek zorundayız. Öte yandan genelini, ‘80’ler tınılarının güncel ve daha zengin yorumları şeklinde özetleyebileceğimiz albümde, özellikle vokalin müzikle oldukça başarılı şekilde içiçe geçirilmiş olması da alkışı hakediyor. Sakin, kendi derdinde, boyundan büyükler laflar...

Wild Beasts.Present Tense.Domino

Son dönemlerin insan bünyesinde en onulmaz yaralar açan isimlerinden biri olan Wild Beasts dördüncü stüdyo albümünü yine Domino etiketiyle damarlarımıza enjekte ediyor. Ayrıksı vokaller, melankolik synth ve gitarlar, dengeli davullar ve karanlık tınılar arasından şekillenen Wild Beasts’in müziğinde; elbetteki iki çok güçlü sesin varlığı müthiş bir derinlik ve zenginlik yaratıyor. Basit melodilerin etrafına konuşlanan kırılgan vokaller sadeliğin içinden etkileyici hikâyeler çıkarıyorlar. En tempolu parçalarda bile hafiften iç gıcıklayan ve ruhumuzu tırmalayan bu yapı dinleyende tarifi zor bir bağımlılık yaratıyor. Özellikle gitar ve davulun ne kadar azla ne kadar derin etkiler bırakabileceğinin güzel bir örneği Wild Beasts. Türk müzikseveriyle de oldukça...

The Notwist.Close To The Glass.City Slang

‘80’lerin sonundaki kuruluşundan bu yana hem kadro hem de sound olarak farklı havzalarda dolaşan Almanya menşeili The Notwist, uzun bir aradan sonra 2014’e yeni albümleriyle merhaba diyenlerden. Electronica soslu indie rock ekseninde yeşillenen son albümde folk etkileşimli minimal akustik tınılar, orta tempodaki nahif vokaller ve melodik gitar riff’leri arasına döşenmiş repetitif perküsyonlar ana hatları belirginleştiren unsurlar. Vokalin hafif depresif hali, elektroniklerin abartıya kaçmayan ayarında kullanımı, tempodaki değişkenlik ve zaman zaman kendine minik kaçamaklar bulan doğu ezgileri albüme akışkanlık kazandıran diğer başlıklar. Albümün Amerika’da Sub Pop, Avrupa’da City Slang, Japonya’da Afterhours ve Avustralya’da da Spunk üzerinden dağıtıma çıkmış olması ve grubun...

Actress.Ghettoville.Werk Discs

İngiliz müzisyen Actress (Darren J. Cunningham) elektronik müziğin girift topografyasının en karanlık köşelerinden paletine aldığı seslerle derlediği yeni albümüyle bünyemizde minik bir deprem etkisi yaratmayı başarıyor. Alışıldık melodik kurguların uzağında, toprağa gömülü basların arasında şekillenen bu gizemli yolculukta tam 16 parça var. Ateşi alınmış teknoik altyapıların üzerinde salınan drone kökenli ses hücrelerinin, endüstriyel / metalik kulvarlar arasında gidip geldiği parçalar benzerine pek denk gelinmeyecek bir maharetle birbirine eklemlenerek adeta disütopyan bir filmin işitsel yansımasına evriliyor. Ara ara nabzın yükseldiği ve bazen de vokal kırıntılarına denk gelebileceğiniz Ghettoville’de Actress kendine has tutarlı bir müzikal dil ve kimlik yaratıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse...

Warpaint.Warpaint.Rough Trade

2010 yılında yayımlanan The Fool isimli ilk çalışmalarıyla ajandalarımıza not ettiğimiz LA çıkışlı dört kadından kurulu Warpaint’in kendi adlarını taşıyan ikinci stüdyo albümleri yine Rough Trade etiketini taşıyor. Post-punk döneminin önemli prodüktörlerinden biri olan ve New Order, Depeche Mode, U2 ve Nick Cave gibi isimlerle çalışmış Mark Ellis’in (aka Flood) ortaklığında ortaya çıkarılan albümde, ilkine kıyasla trip hop referanslı altyapıların biraz daha ön planda olduğunu ve gitarların hafif kısıldığını belirtmek gerekli. Öte yandan içe işleyen ruhani ve kırılgan vokaller yine başrollerde. İlk çıkış parçası olan ve Chris Cunningham imzalı videosuyla dikkat çeken “Love Is To Die” albüm ortalamasının üstünde nefis bir beş...

Bruce Springsteen.High Hopes.Columbia

2012 yılındaki Wrecking Ball’un ardından gelen ve kâğıt üzerinde “Boss” etiketli 18. stüdyo albümü olarak görünene High Hopes, hafiften kafası karışık bir derleme aslında. Bruce babanın konserlerinde sıklıkla yer verdiği cover parçalarla daha önceden yayımlanmış bazı şarkılarının farklı prodüktör ve müzisyenler eşliğinde oluşturulan yeni düzenlemelerinden harmanlanmış bir albüm elimizdeki. Yorumlarda fazlasıyla eleştirilse de parçaların çoğunda son birkaç yıldır neredeyse yarı zamanlı bir E-Street Band üyesi haline gelen Tom Morello’nun (Rage Against The Machine, Audioslave ) olduğunu da not düşelim. Albümün talihsizliklerinden birinin de isminin yarattığı beklentiler olduğu söylenebilir. Öte yandan bu saatten sonra Springsteen’den farklı bir kulvar arayışına girmeyi beklemek ziyadesiyle abes....

Porn Sword Tobacco.Everything Is Music To The Ear.City Center Offices

2004-2009 yılları arasında pek bir beğendiğimiz City Center Offices etiketiyle her biri birbirinden harikulade dört albüme imzasını atan İsveç orjinli Henrik Jonsson’ın 2009 çıkışlı son stüdyo albümü olma özelliği taşıyan çalışması bir çırpıda akıp giden 16 keyifli parçadan oluşuyor. Minimal elektronik dokunuşlar, gitar ve piyano ağırlıklı akustik eklemeler ve tüm bunların içinden biçimlenen melodik bir güzergâh boyunca yol alan albümde sıcak ve akışkan bir müzikal dil hâkim. Kristalize perküsyon darbeleriyle melodik synth’ler arasında dengeli şekilde örülen bu nitelikli doku, Jonsson’un prodüksiyon becerisiyle de birleşince Everything Is Music To The Ear, Porn Sword Tobacco diskografisindeki en dikkat çekici albüm haline geliyor....

Nils Frahm.Spaces.Erased Tapes

Aralık ayında startı verilen ve Kontra Plak’ın ev sahipliği yaptığı “Dinleme Odası” etkinliklerinin (özetle her ay seçilen bir albümün bir plak dükkânında belirli sayıda müzikseverin katılımıyla baştan sona dinlenip değerlendirilmesi projesi diyelim) ilk konuğu mahir (hatta dahi!) müzisyen Nils Frahm’ın Spaces albümüydü. 75 dakikaya varan uzun süresine rağmen ruhumuzun derinliklerinde yolunu bulan, hüzün ve duygu vurgusu yüksek notaların rehberlik ettiği nefes kesici bir yolculuk Spaces. Bazılarında alkış, bazılarında konser salonundan gelen dış seslerin de duyulduğu farklı yerlerdeki canlı kayıtların bir derlemesi. Spaces adı da oradan geliyor. Frahm müziğin icra edildiği ortamla ve dinleyiciyle bütünleşik olduğuna, her performansın pek çok parametre...