Devendra Banhart.Mala.Nonesuch

Müziği keyifli ve hazmı kolay; ismini doğru telaffuz etmek ve yazmak da bir o derece meşakkatli bir güzel insan Devendra Banhart. İlk albümüne 20’li yaşlarında (2002’de) imza atan, belli bir kesim tarafından hakettiği ilgiyi pek de görmediği not edilen Banhart; özenle harmanladığı ve kafa karıştırıcı kompleks kurguların uzaklarında konumlandırdığı dünyasından çıkan müziğinde, eğlenceli sözlerle ve minik elektronik kurgularla beslenmiş nitelikli bir lo-fi pop icra ediyor. İçten melodilerin sade bir orkestrasyonla aktarıldığı albümde akıcı bir müzikal dil hâkim. Düşük tempolu davul programları, Banhart’ın adeta mırıldanarak yaptığı vokallerve bunların üzerinde akıp giden sıcak gitar dokunuşları Mala’yı baştan sona hoş bir dinleti haline getiriyor....

Suede.Bloodsports.Warner Bros.

20 yıl önce çıkardıkları Mercury ödüllü, kapağında cinsiyeti bell olmayan bir çiftin öpüştüğü ve kendi adlarını taşıyan ilk albümleriyle gençlik yılları hatıratlarımıza “Animal Nitrate”, “So Young” ve “The Drowners”gibi unutulmaz parçaları nakşetmişti Suede ve Bowie referanslı vokali Brett Anderson. İkinci albümlerinden sonra en az Anderson kadar mühim bir rolü olan olan gitarist Butler gruptan ayrılmıştı. Sonrası orta halli birkaç albüm, uzun bir ayrılık ve bir seri konser için tekrar birleşme süreci. Bloodsports ise 11 yıllık suskunluğun ardından yeni parçaların gün yüzüne çıktığı bir geri dönüş albümü. Anderson’un bir gıdım daha kalınlaşmış ama olgun ve çekici vokali hâlâ çok iyi iş görüyor. Glam...

Floex.Zorya.Minority Records

Floex de kimdir diyenler için, oyun dünyasına az biraz da olsa ilgisi olanların mutlaka bileceği “Machinarium” anahtar görevi görebilir. Zira Floex projesinin ardındaki isim olan Çek asıllı müzisyen, besteci ve grafik sanatçısı Tomas Dvorak malum oyunun müziklerini de yapan kişi. Zorya müzisyenin (ki kendisi önümüzdeki aylarda İstanbul’da da sahne alacak ) Floex mahlasıyla 2011 yılında yayınladığı ikinci albümü. Bir yanda yumuşak bir kadın vokali, diğer yanda da klarnetin başrolleri üstlendiği çalışmanın arka planında ise oldukça zengin bir elektronik ses yelpazesi mevcut. İsmini Slav mitolojisindeki tanrıçalardan birinden alan Zorya’yı konsept bir albüm olarak da görmek mümkün. Minik oda orkestrası partisyonları, cazla kucaklaşan elektronik...

Foals.Holy Fire.Transgressive Records

Oxford orijinli Foals ismi ajandalarımıza 2008 yılındaki nitelikli işleri Antidotes ile eklenmişti. Grup 2010 yılında yayınladıkları Total Life Forever sonrası, üçüncü stüdyo albümleri Holy Fire ile çıtayı bir kademe daha yükseltmeyi başarıyor açıkçası. 2012 sonunda çıkan ve oldukça ses getiren ilk single “Inhaler”, takipçisi “My Number” gibi iki kalburüstü parçanın liderlik ettiği çalışma şimdiden yılın en iyi indie albümlerinden biri olmaya aday. Albüm boyunca melodik yapısı okkalı, değişken kimlikler sergileyen, bol katmanlı parçalar arasında kulak gezdirmek oldukça keyifli. Bu arada albümün giriş parçası “Prelude” kesinlikle arada kaynamaması gerekenlerden biri. Foals’un bir üst lige çıkabilecek kapasiteye sahip olduğunun belirgin sinyallerini taşıyan albümde son olarak “Bad Habit” ve...

Çeşitli Sanatçılar.Pop Ambient 2013.Kompakt

Köln çıkışlı Kompakt etiketi 2001’den bu yana her yılın başında “Pop Ambient” derlemesi yayınlamayı güzel bir adet haline getirdiğinden her daim takipçisiyiz açıkçası. Derlemenin 2013 versiyonundaki ağır toplar Kompakt’ın kurucu tayfasından olan Michael Mayer ve Wolfgang Voigt’la birlikte, “ambient” dendiğinde içimizde başka rüzgârlar estiren Marsen Jules ve dub etkileşimli daha minimal techno işlerinden aşina olduğumuz Mikkel Metal. Derlemelerde ilk kez kendine yer bulanlar arasında ise Leandro Fresco, Matias Aguayo ve Jörg Burger gibi isimler var. Ziyadesiyle sonbaharı çağrıştıran, gri tonların hâkim olduğu çalışma yine de kendinizle başbaşa kalmak istediğiniz gece yarıları için nefis bir arka plan vaat ediyor. Son birkaç...

Studio Pankow.Linienbusse.City Center Offices

Kontrast’ın “plase” seçkisi genellikle önceki yıllarda yayınlanmış ve ajandalardan kaydı düşmüş çalışmalar arasından bizce “kalbur üstü” statüsüne girenlere tekrar mercek tutuyor aslında. Linienbusse de ardında sadece tek bir stüdyo albümü bırakan üç önemli ismin bu ilgiyi hakeder nitelikteki bir çalışması. Berlin’deki metro duraklarının isimlerini taşıyan parçalarda hayalsi bir dünyanın perdeleri aralanıyor adeta. Gevşek tekno ritimleri arasına döşenmiş dub etkileşimli minimal elektronik oynamalar baştan sona keyifli ve sakinleştirici bir dinletiyi garanti ediyor. Ara pasajlarda tempo düşer gibi olsa da güçlü bir ambient arka plan her daim kulağınızı teslim edebileceğiniz bir konfor alanı sağlıyor. Özellikle dub techno severlerin mutlak suretle tekrar gözden...

Ulrich Schnauss.A Long Way To Fall.Matador

2000’lerin başında Berlin menşeili City Center Offices etiketiyle çıkardığı çalışmalarıyla aklımıza kazınan yetkin elektronik müzik prodüktörü Ulrich Schnauss, kabaca beş yıllık bir aranın ardından nefes kesen bir çalışmayla geri döndü. Bugüne dek shoegaze estetiğini elektronik müziğin kendi parametreleriyle yorumlayan çalışmalar yaptığını belirten Schnauss, bu beş yıllık dönemde müziğine de farklı bir yön çizmesi gerektiğine karar vermiş. Elimizdeki albüm çok daha kompleks yapılar barındıran, melodik açıdan daha zengin ve incelikli bir prodüksiyon becerisinin yansımalarını içeriyor. Bu nedenle komple etkileyici bir elektronik müzik çalışması olmasına rağmen, pek çok parçada adeta arkada bir grup çalıyormuş hissiyatına kapılmamız da boşuna değil.Tüm bu bol katmanlı...

New Order.Lost Sirens.Rhino Records

Müziksever olup da içinden bir şekilde Joy Divison ve/veya New Order geçmemiş bir güzergah bellemiş olan sayısı ziyadesiyle azdır muhtemelen. Özellikle basçı Peter Hook’un gruptan ayrılmasıyla uzunca bir süre sessizliğe bürünen New Order ekibi toplam süresi ancak 40 dakikayı bulan; altısı yeni, biri remiks ve bir diğeri de 2011’de yayınlanmış toplam sekiz parçadan oluşan bir mini albümle tekrar sahnedeler. Ancak albümdeki “yeni” parçaların 2005 çıkışlı Waiting For The Sirens’ Call sırasında üretilen ek materyaller olduğu düşünüldüğünde, çalışmayı komple yeni olarak adlandırmak da, yeni beklentilerle değerlendirmek de çok mümkün değil aslında. Lost Sirens, önceki albümlere kıyasla Bernard Sumner’ın bir adım daha...

Ab Baars-Meinrad Kneer. Windfall. Evil Rabbit Records

Bu yazı Cazkolik web sitesi için hazırlanmıştır. Uzunca sayılabilecek bir aranın ardından bizi her dinleyişte heyecanlandıran nitelikli bir “free jazz” albümüyle tekrar karşınızdayız. 2006 yılında piyanist Albert Van Veenendaal ve kontrabas sanatçısı Meinrad Kneer tarafından kurulan Evil Rabbit Records etiketiyle geçtiğimiz aylarda yayımlanan bu çalışma, etiketin kurucusu Kneer’in tenor saksafon üstadı Ab Baars ile gerçekleştirdiği etkileyici bir düet: Windfall. Evil Rabbit bağımsız bir plak şirketi olarak, güncel ve modern seslerin yanında doğaçlama müziğe odaklanmayı şiar edinmiş, bu güzergahtaki yapımlara ve müzisyenlere ev sahipliği şeklinde özetlenebilecek bir misyona sahip. Ana eksende Avrupa cazının yeraldığı bu güzergah elbetteki farklı ve otantik yaklaşımlara da her daim göz kırpıyor. Benzer yaklaşımı sergileyen birçok bağımsız plak şirketi gibi Evil Rabbit Records da öncelikli...

Kammerflimmer Kollektief. Teufelskamin. Staubgold

Bu yazı Cazkolik web sitesi için hazırlanmıştır. Bundan yedi yıl kadar önce bir moda / tasarım dergisinin müzik sayfalarını hazırlayan yakın bir dostumdan dergi için yazı yazma teklifini aldığımda, kafamda ilk olarak takip ettiğim müzik firmalarını (etiket – label) inceleyecek bir yazı serisi hazırlamak düşüncesi vardı. Bu serinin ilk adımını da Berlin’de yerleşik Staubgold etiketini tanıtan bir yazıyla yapmıştım. Gelin ilk önce birkaç satırla da olsa, bu yazımızda detaylıca incelemeye çalışacağımız Kammerflimmer Kollektief ekibinin Teufelskamin adlı taze çalışmasını yayımlayan Staubgold etiketi hakkında o zaman neler yazdığımıza kısaca bir gözatalım. “Berlin Duvarı’nın yıkılmasından bu yana gerde kalan 15 yılda bu utanç anıtının tozlarının arasından sadece Almanya’nın değil, tüm Avrupa’nın gözde kültür...