The Gaslamp Killer @ Babylon Istanbul İzlenimleri…

Memleket sınırları dahilinde ziyadesiyle konsere, festivale teşrif etme gayretinde olsak da, nedense birkaç yıl öncesine kadar hiç sınır ötesi operasyona girişmemiş talihsiz bir müziksever olduğumu da itiraf etmeliyim. 2010 yılında Barcelona’daki Primavera’ya gitme kararım sonrası açılan bu uluslararası hat üzerindeki ikinci adımımı, Selanik’te düzenlenen ve orta büyüklükte olduğunu belirtebileceğimiz elektronik müzik tandanslı Reworks Festivali için atmıştım. İyi ki de atmışım...Selanik’in muhteşem havası ve leziz yemekleri, keyifli sohbetlere teşne kafeleri ve 2 euro’ya onlarca CD cukkaladığımız Joint isimli müzik dükkanı gece başlayacak olan performanslar öncesi hafızalarımıza kazınmıştı bile. Festival esnasında canlı seyretme olanağı bulduğumuz Byetone, Autechre, Parov Stelar, Sven Vath ve...

Çeşitli Sanatçılar. Back Yard. Morr Music

Elimizdeki çalışma aslen Reykjavik’teki bağımsız müzik sahnesine odaklanan bir belgeselin müzikal dökümantasyonunu içeriyor. Bütün hadise başarılı bir konser organizasyonu sonrası FM Belfast ekibinden tanıdığımız Arni Runar’ın evinin arka bahçesinde yakın arkadaşlarını ve çevredeki grupları davet edeceği bir parti yapmaya karar vermesiyle başlıyor. Yanına da projeyi kayda alması için yönetmen Arni Sveinsson’u alıyor. Tüm güne yayılan ve herkesin kendi meşrebince takıldığı bu minik partide FM Belfast dışında Sin Fang, Mum, Borko, Reykjavik!, Retro Stefson gibi isimler çalıyor, konuşuyor. Film bir yandan bahsi geçen grupların bu minik arka bahçedeki performanslarını kayda alırken, bir yandan da ekiplerin oluşum süreçleri, müzikal çizgileri ve dolayısıyla...

Jacazsek. Glimmer. Ghostly International

Polonyalı müzisyen Michal Jacaszek kabaca son 10 yıldır ambient vurgularla bezenmiş modern kompozisyonlarıyla klasik müziğin çağdaş yansımalarına ışık tutan bir isim. Ağırlıklı olarak dingin ve melankolik bir atmosferin hakim olduğu bu son çalışma özellikle elektronik katmanlarla olan iç içeliğiyle övgüyü hakeder nitelikte. Akustik enstrümanların da minik rollerde üstlendiği bu düzenlemelerde Miasmah ve Type gibi modern kompozisyonlara kataloglarında yerveren etiketlerden yayınlanan çalışmaları hatırlamak mümkün. Tüm sanatsal aktivitelerinin materyal gerçeklerin ardında saklanmış gizli gerçekler olduğuna dair sezigisiyle alakalı olduğunu belirten Jacaszek müzisyen olarak da Tim Hecker’dan etkilendiğini not düşmüş. Glimmer albümü boyunca da sakin bir güzergahta bu saklı gerçeklere göz kırpan Jacaszek...

Mini Mini Minimal : 12k

Bu yazı Trendsetter dergisinde yayınlanmıştır. Noize sayfalarında sizlere daha önceden Almanya’da yerleşik iki elektronik müzik etiketinin kısa tanıtımlarını yapmıştık. Staubgold ve Tomlab firmalarından sonra bu kez de kıta Avrupasını terkedip okyanus ötesine, Amerika’ya uzanıyoruz. Minimal elektronik müziğin dijitalizmle iç içe geçtiği ve müzik dışındaki birçok farklı disiplinle dirsek temasında bulunduğu karma bir alanın en önemli temsilcilerinden biri olan New York / Brooklyn’de yerleşik 12k etiketi bu ayın Noize sayfalarındaki konuğumuz.12k etiketinin kuruluşu yaklaşık 10 yıl öncesine, 1997 yılına dek gidiyor. 12k elektronik müzik ana çatısı altındaki birincil misyonunu “sentetik mikroskopik ses dizaynları ve estetik minimalist kompozisyonlar üretmek” olarak tanımlıyor. Etiketin kurucusu...

30. yılında bir 4AD analizi…

Bu yazı Babylon dergide kısaltılmış olarak yayınlanmıştır. 90’ların henüz başı gibiydi; üniversite kampüsünün çayır çimenden nasibini almamış bahçesinde dersler haricinde minik bir arkadaş grubu arasında illaki CDler, plaklar ve kitaplar değiş tokuş etmek için bolca arz-ı endam ettiğimiz zamanlar. Elde avuçta belki belki 150-200 adetten müteşekkil, ama o zaman için çok manidar kaset arşivimizden hassasiyetle seçtiğimiz eskileri kendi aramızda paylaşıp, bir yandan da sağdan soldan topladığımız güzel albümleri hemen kasete çektiğimiz, yeni yeni elden ele dolaştırdığımız CDlere ise daha bir özene bezene yaklaştığımız, hele bir de plak oldu muydu her birini en az yarım saat incelediğimiz zamanlar. .. Müzikal dağarcığımın o ilk...

T.Raumschmiere Özel…

Bu yazı Trendsetter dergisinde yayınlanmıştır. STAY ANTI ya da MARCO HAAS : T. RAUMSCHMIEREMayıs ayının sonları, Tünel’in kasvetli ağzından Beyoğlu’na koşar adımlarla çıkarak tramvay rayları eşliğinde yürüyoruz soluk soluğa. Hakkında çok fazla şey duyduğumuz, okuduğumuz; özellikle de övgüyle bahsedilen canlı performansını görmek için de sabırsızlandığımız bir isim var ajandamızda. Takdire şayan Shitkatapult’un kurucusu ve punk’ın ruhunu elektronikle harmanlayan bir anti karakter olarak Marco Haas’ı (T.Raumschmiere) dinlemek ve siz Noize (Trendsetter) okuyucuları için kısa bir röportaj yapmak niyetiyle İndigo’ya ulaşıyoruz.Performans sonları. T.Raumschmiere iki saate yakın bir süre sahnede kalıyor. Üç kişi olarak çıktıkları sahne onlara, onlarca insanın doluştuğu İndigo sahnesi de bizlere...

Apparat Özel…

Bu yazı Trendsetter dergisinde yayınlanmıştır. Karın yağmakla yağmamak arasında tereddüt ettiği, insanın içini ürperten soğuk bir Berlin öğleden sonrasında kolumun altında plaklarla girdim Shitkatapult’un ofisine. Bir yandan derdimi anlatmaya çalışıyor, bir yandan da yan masada müstehzi bir ifadeyle beni dinleyen genç adama bakıyordum. Cümlem biter bitmez kendisine dönüp, “Siz Apparat’sınız, değil mi?” deme cesaretini nasıl gösterdim diye düşünürken, aslında bunun yaklaşık 45 dakikayı bulan çok keyifli bir sohbetin de ilk adımı olduğunu çok sonradan İstanbul’a dönerken düşündüm. Şubat’ın son günlerinde Apparat (nam-ı diğer Sascha Ring) ismi, İndigo’da iki saatlik bir performans sonrası hafızalarımıza kazındı. Hemen ertesi gün, bu defa Taksim’de bir...

Ekoplekz. Intrusive Incidentalz Vol 1. Punch Drunk

Nick Edwards’ın solo projesi Ekoplekz’in 2011 yılı sonlarında yayımlanan çalışması elektronik müziğin metruk köşe başlarında, modern dijital üretim süreçlerindense analog döneme göz kırpan bir anlayışla şekillendirilmiş, lo-fi kayıtlardan ve anlık ses doğaçlamalarından oluşan tekinsiz bir çalışma. Throbbing Gristle ve Cabaret Voltaire’i anımsatan bu ses oyunlarında post-punk döneminin işlenmemiş, çiğ ve deforme ses örgülerinin başrolde olduğunu söylemek mümkün. Albüm boyunca oluşturulan karanlık ve kasvetli atmosfer, peşine takılıp gidebileceğiniz melodik yapıların azlığı ve ağır baslar arasında gidip gelen ses dalgaları, ilk dinlemede alışmamış kulaklar için biraz fazla yorucu olabiliyor. Öte yandan Ekoplekz doğaçlamanın ve ses bükülmelerinin ön planda olduğu bu geniş oyun...

Byetone. Symeta. Raster Noton

90’ların sonunda bu yana Berlin’den deneysel ve minimal elektronik müziğin ana rotasına ciddi katkılar yapan Raster Noton etiketinin ( ya da topluluğunun ) kurucularından olan Olaf Bender’in solo projesi Byetone, 2008 yılındaki akıllara kazınan çalışması Death of a Typographer’ın ardından yine etkileyici bir albümle karşımızda. Byetone bir şekilde ana akım tekno müzik tariflerinin tamamen dışında; zaman zaman eğlenceli, enerjisi yüksek, dinamik ve bir anlamda matematiksel denebilecek kuramsal bir müzik üretiyor. Robotik tınıların etrafına serpiştirilen kuvvetli baslar, “glitch” esanslı ve Pan Sonic referanslı sinyaller edepli kıvamda kullanılan gürültü parçacıklarıyla bir araya gelerek uyuşturucu bir etki yaratıyor Byetone’un müziğinde. Marazî bir yanı da...

Haossaa. Haossaa. Peyote

arkaoda’da geçtiğimiz aylarda ikincisi düzenlenen Demonation Festivali’nde ilk defa canlı seyrettiğim Haossaa ekibinin kendi adını taşıyan çalışması, aynı zamanda ilk albümü olma özelliğini taşıyor. Dokuz adet kısa süreli zımba gibi parçadan oluşan albüm hardcore, punk ve bir anlamda noise arasında tavizsiz ve cüretkâr bir şekilde tam tabiriyle cirit atıyor. İlk saniyesinden itibaren 90’larda ülkemize de gelmiş olan Ruins grubunu anımsatan (bir bas ve davuldan oluşan Ruins’de aynı zamanda vokal de vardı, Haossaa’nın bu albümündeyse vokal yok) Haossaa ekibi üç kişiden oluşuyor. Bir an olsun düşmeyen tempoları, özellikle davulun güçlü vuruşlarıyla çıkılan maceraperest yolda gitarların cengâver takipçiliği ve bunların arasına bir...