Trapist. The Golden Years. Staubgold

Bu yazı Cazkolik web sitesi için hazırlanmıştır. Trapist’in Staubgold etiketiyle 2012 yılında yayımlanan The Golden Years çalışmasından bahsedeceğiz bu yazımızda. Aynı zamanda radyo programcısı ve DJ olan Markus Detmer önderliğindeki Staubgold uzun yıllar boyunca Berlin’den yön verdiği yolculuğuna şimdilerde sınıra yakın küçük bir Fransız sayfiyesinde devam ediyor. Staubgold başlangıç yıllarında daha ziyade abstract / electronica arasında salınan albümlere kataloğunda sıklıkla yerverse de zaman içinde free jazz, folktronica, gibi alternatiflere de kucak açan ve çok daha zengin bir müzikal yelpazesinin yansıması olan bir güzergaha girdi demek mümkün. Trapist’in The Golden Years albümü de bunun en somut örneklerinden biri. Öncelikle kısaca bir ekibe göz atalım derim her zamanki gibi....

Valgeir Sigurðsson. Ekvílíbrium. Bedroom Community

Son bir iki sezondur memleketi saran Nordik havalardan esinlenerek bu ayki “Plase” kartımızı, 2007 yılında çıkan bir albümden ve İzlandalı prodüktör ve müzisyen Valgeir Sigurðsson’dan yana kullandık. Bu tercihimizde elimizin altındaki albümün Nordik harekatın tüm köşetaşı özelliklerini taşıyor olması da etken oldu elbette. Bir yandan IDM referanslı minimal kurgular ve hafif deneysel esintiler, bir yandan düşük tempolu, biraz gri ve karanlık tınılar ve bir yandan da adeta yanıbaşınızda bir oda orkestrası çalıyormuş hissi veren minik partisyonlar, düzenlemeler... Hele bazen tüm bunların arasına o aksanlı vokaller de girdi miydi işte buyrun size kış ayları için kestane ve çay seanslarına mükemmel bir...

Gudrun Gut. Wildlife. Monika

Müzisyenliğinin yanı sıra DJ, radyo programcısı ve prodüktör gibi farklı kimlikleri de bulunan Gudrun Gut, arada AGF ile gerçekleştirdiği çalışmayı saymazsak beş yıllık bir moladan sonra nefis bir kayıtla geri dönüyor. İmzasını attığı her çalışmada ayrıksı ve ilerici yönünü korumuş, ana akıma kendini kurban etmemiş ve değişken kodlamalar üzerinden özgün dilini yaratmış biri olarak Gut, Berlin’e birkaç saat uzaklıktaki kırsal bir bölgede hazırladığı son albümüyle de beklentileri ziyadesiyle karşılıyor. Orta temponun ana kumandasındaki parçalarda, Gut’un soğuk ama bir yandan da iç ısıtan ve konuşurcasına yaptığı vokalleriyle bezenmiş gevşek tekno altyapıları hakim. Alçakgönüllü synthlerle örülmüş ana omurganın etrafındaysa, hayli oynanmış davul...

Paul Banks. Banks. Matador

Interpol’ün alternatif / indie sahnesine bir armağanı niteliğindeki ikonik albümü “Turn On The Bright Lights”ın çıkışının üzerinden tam 10 yıl geçmiş derken, grubun gotik sosuna bandırılmış bariton vokali Paul Banks, daha önceden solo çalışmalarında kullandığı Julian Plenti adını bir kenara bıraktığı “Banks” albümüyle karşımıza çıktı. Bir sonraki Interpol albümü için iştah açıcı niteliğinde sayılabilecek çalışma albümün en iyilerinden olan “The Base” ile açılıyor. Albüm boyunca Banks’in kendinden emin vokali biraz daha kırılgan, yumuşak, dingin ama buna mukabil sanki daha tutkulu. Özünde kompleks yapılardan uzak, kendi hikayelerini anlatan bir Banks var bu defa karşımızda. Öte yandan müzikal olarak albüm kulaklarda yeredecek...

Giuseppe Ielasi. Aix. Minority

Çek Cumhuriyeti orjinli Minority az sayıda ama oldukça nitelikli albümle ( DVA, Floex, Polvere, Tape, Tomas Dvorak gibi isimler anılabilir ) arz-ı endam eden “güzel” etiketlerden biri. Milano kökenli gitarist Ielasi ise deneysel elektronik müziğin son dönemdeki en parlak ve üretken isimlerinden biri. İsimsiz parçalardan oluşan 2009 çıkışlı albüm mutlak suretle yoğun bir konsantrasyonla dinlenmeyi hakediyor. Pek çok deneysel çalışmada karşımıza çıkabilecek dengesiz ve kaotik bir sesler yığınının tam aksine, rafine edilmiş seslerden örülü, her bir tınının kendi kimliğini net şekilde hissettirdiği, sesler arasında geçişkenliğin az ama bir o kadar bütünlüklü bir dinleme vadediyor Aix albümü. Albümün en önemli özelliklerinden...

Efterklang. Piramida. 4AD

Casper Clausen’in içe işleyen derinlikli ve dingin vokaliyle hafızalarımıza kazınan Efterklang giderek daralan kadrosuna rağmen şimdiden yılın en iyi çalışmaları arasında yerini alan dördüncü albümüyle tekrar karşımızda. Ekibin aylar öncesinde kuzey kutbuna yakın, terkedilmiş bir maden ocağına yaptıkları ziyaret esnasında kayıt altına alınan sesler albümün konsept olarak ana omurgasını oluşturuyor. Zira söz konusu tınılar Efterklang’ın bu defa daha karanlık ve hüzünlü bir evrenden seslenen parçalarına ziyadesiyle minik kırıntılar halinde ustaca yedirilmiş durumda. Efterklang’ın oda orkestrası popuyla, klasik müzik ve indie arasında gidip gelen kendilerine özgü müziğine bu albümde inen melankoli perdesi özellikle Clausen’in sesine oldukça yakışıyor. Naif, ümit vadeden, sakin...

Antony And The Johnsons. Cut The World. Secretly Canadian

Geçtiğimiz aylarda İstanbul’da verdiği ikinci konserinde gelenleri kırılgan ve hassas kimliğinden de beslenen muhteşem performansıyla, gel(e)meyenleri “Nasıl olur da ikinci kez kaçırırım?” diye adeta ağlatan Antony Hegarty’nin, albüme adını veren Cut The World dışındakileri eski çalışmalarından alınan bu canlı konser kaydı tam anlamıyla arşivlik bir çalışma. Hatta bir manifesto niteliğinde konuştuğu Future Feminism ise çıktısı alıp saklanacak kıvamda bir içeriğe sahip. Üzerinden birkaç ay geçmiş olsa da kurtuluşumuzun daha feminen bir dünyadan, içimizde asla söndürmememiz gereken bir umut ışığından olabileceğine olan inançla tekrar altı çizilmesi gereken bir çalışma bu. Sade, akılda kalıcı, samimi...Hepimizin içinde olsa da bir şekilde uzaklarda aradığımız...

Nosrep. Just Don’t. SpezialMaterial

2000’lerin başından bu yana aktif olan İsviçre orjinli elektronik müzik etiketi SpezialMaterial ismen çokça kimse bilmese de bugüne değin meraklısı için oldukça nitelikli albümler yayınlayan bir plak şirketi olarak takip listemizde. Monoblock B, Intricate, Softland, Solarium ve Traject gibi ortalamanın çok üstünde IDM soslu elektronika müziği icra eden bu isimlerden biri de Person. İki kişilik (Michael Eberli - Dominik Brun Del Re ) ekip sadece birkaç EP ve bir albüm kaydetmiş olsa da özellikle canlı performanslarındaki görsel şovla da dikkat çekiyorlar. Günlük hayatın içinden kayda aldıkları ses ve gürültüleri ana malzemeleri olarak kullanan ekip, IDM ve glitch’in yanı sıra hip hop’la...

Oren Ambarchi. Sagittarian Domain. Editions Mego

Avustralya orjinli Ambarchi 2012 yılının en üretken isimlerinden biri olsa gerek. Henüz Touch etiketiyle yayınlanan “Audience Of One” tazeliğini korurken ( arada Thomas Brinkmann ve Keith Rowe ile yaptığı ortak çalışmalar da cabası ), şimdi de Avusturya’nın medar-ı iftiharı plak şirketi Editions Mego’dan çıkan “Sagittarian Domain” ile bizi bir kez daha sarsmayı başarıyor. 34 dakikalık tek bir parçadan oluşan çalışmada Ambarchi gitar, davul, vurmalılar ve moogun yanı sıra vokalden de sorumlu. Kendisine ayrıca üç kişilik bir yaylılar grubu eşlik ediyor. Baş ağrıtabilecek bir kaotizme bulaşmadan adeta tek kişilik bir orkestra olarak boy gösteren Ambarchi, hemen tüm çalışmalarında oldukça rafine ama...

Bob Dylan. Tempest. Sony

70 yaşını geride bırakmış ve çoktan “üstad” statüsüne erişmiş Bob Dylan’ın kariyerinin 50. yılında çıkardığı 35. stüdyo albümü “Tempest” neresinden bakarsanız bakın vasatın bir hayli üstünde bir çalışma. Neredeyse müziğe bakış açımızı değiştirmiş bir ustanın üç yıllık bir sessizliğin ardından gelen son çalışmasında, belki yenilikçi müzikal parametreler ya da kuramlarla karşılaşmıyoruz ama aşina olduğumuz ( ve pek bir sevdiğimiz ) tınılar paletinden oldukça lezzetli parçalar devşirildiğine büyük bir keyifle şahitlik ediyoruz. Açılış parçası “Duquesne Whistle”, “Narrow Way” ve “Pay In Blood”ın akılda kalıcı sıcak country kokan ezgileri, “Long And Wasted Years” ve “Early Roman Kings” in blues ağırlıklı duruşları ve...