Dictaphone.Poems From A Rooftop.Sonic Pieces

Oliver Doerell ve Roger Doering ikilisinin başını çektiği Dictaphone uzun bir aradan sonra geçen yıl adeta bir başyapıt olarak niteleyeceğimiz bu harikulade çalışmayla geri döndü. Saksofon ve klarnetin ana yörüngede olduğu analog enstrümanların hayali bir arka plan dahilinde minik elektronik süslemelerle harmanlandığı albümün özellikle 350 adet olarak numaralandırılmış ve sınırlı sayıda basılan plak versiyonu tam arşivlik (bu anlamda Sonic Pieces etiketine özel dikkat!). Minimalist bir kurgunun egemen olduğu parçalar adım adım artan nabız düşürücü ve sakinleştirici bir etki bırakıyor dinleyende. Havada asılı gibi duran ses kümeleri hafif dozda salınımlarla birbiri içine giriveriyor adeta. Albümün baştan çıkarıcılığı da buradaki ustalık ve...

Mark Lanegan & Duke Garwood.Black Pudding.Ipecac

'90’lar başının gençlerini grunge akımının daha da derinlerine çeken Screaming Trees’in vokalisti Lanegan, bu kez İngiliz müzisyen (multi enstrümentalist) Duke Garwood ile yola çıkıyor. Uzunca bir süredir solo çalışmalar yayınlayan Lanegan’ın bariton soslu vokaline artık iyiden iyiye nüfuz eden hafif hırıltılı ve hüzünlü hava, Garwood’un blues ve folk kokan melodileri arasında özgürce dolaşıyor tüm albüm boyunca. "Mescalito" ve "Cold Molly" gibi davul makinasının da eklendiği parçalar daha bir hareketli ve keyifli olsa da, albümün asıl etkileyici yanı tüm o sakinliğin içinde sunabildiği çeşitlilikte yatıyor. Açılışı yapan "Black Pudding", albümün en iyilerinden "Pentecostal" ve "Shade of the Sun" bunun iyi yansımaları....

Tricky.False Idols.Studio !K7

False Idols 68 doğumlu İngiliz müzisyen ve aktörün 10. stüdyo albümü. Kabaca on yıllık bir periyoda yayılan üç albümlük Domino yolculuğunun ardından gelen yeni çalışma Almanya menşeili !K7 etiketini taşıyor. 15 parçadan oluşan albümde Tricky’nin fısıltı şeklindeki katkılarını bir kenara koyarsak vokalden sorumlu ana eleman olan Francesca Belmont her daim alkışı hak eder çizgide ve nitelikte. Temponun yükseldiği anlarda daha parlak tınılara da kucak açan albümde bolca akılda kalıcı iyi parça mevcut. "Nothing Matters" zengin altyapısı ve seksi vokaliyle, "Bonnie & Clyde" ritmik ve keyifli melodisiyle, "Parenthesis" sert riff'leriyle ve kapanışı yapan "Passion of the Christ" dokunaklı yaylı partisyonuyla birkaç adım...

Brandt Brauer Frick.Miami.!K7 Records

Berlin orijinli bir üçlü olan Brandt Brauer Frick, özünde teknolojiden uzak bir diyarda, içinde bilgisayarların ve dijitize edilmiş verilerin olmadığı ama genel olarak “techno” olarak adlandırılabilecek bir müzik icra ediyor. 2010 yılında yayımlanan ilk albümlerinin (You Make Me Real) ardından çıkan çalışmaları Mr. Machine’de bu defa aynı parçaları 10 kişilik bir klasik müzik orkestrasıyla yeniden yorumlamışlardı. Sonrasında pek çok majör müzik festivalinde sahne alan ekip yoğun turne programı esnasında Mart ayında İstanbul’a da uğramayı ihmal etmedi. Miami ise kabaca eşzamanlı olarak çıkan ve içinde Jamie Lidell, Gudrun Gut ve Nina Kraviz gibi kalburüstü isimlerin vokalleriyle eşlik ettiği zihin açıcı bir çalışma....

IAMX.The Unified Field.61seconds

20’li yaşlarının başında Sneaker Pimps gibi okkalı sayılabilecek bir trip hop grubunun vokallerden sorumlu üyesi olarak müzik sahnesinde boy gösteren Chris Corner, uzunca bir süredir solo projesi IAMX’le farklı bir kulvarda yol alıyor. Her İstanbul ziyaretinde sıkı takipçileriyle enerisi yüksek sahne performanslarına imza atan IAMX, son çalışmasında da kaldığı yerden devam ediyor açıkçası. Derinlikli sözlerle birleşen Corner’ın etkileyici ve ekolu vokali “IAMX sound”u diye kolayca tanıyabileceğimiz bir kıvam oluşturuyor. Pop, electro, alternatif, indie, glam gibi farklı türleri altına yerleştirebileceğimiz bu ses kümesinden devşirilen parçalarda sık sık yaşanan tempo ve tarz değişimleri ilk aşamada kulakları biraz yoruyor. Ancak The Unified Field müteakip dinlemelerde...

Daft Punk.Random Access Memories.Columbia

İlk iki albümüyle ‘90’ların sonlarında elektronik dans müziğinin gidişatına yön veren ikililerden biri olan Daft Punk, araya pek de yüzümüzü güldürmeyen TRON film müziğini sıkıştırdıkları sekiz yıllık suskunluğun ardından yeni albümleriyle hararetli bir geri dönüş yaptılar. Ancak ilk intibamız odur ki, söz konusu hararet işin PR / Pazarlama kısmında, albümdeki müziğin kendisinden bir iki derece daha yüksek (bkz. Pitchfork özel RAM web sitesi ). Ekip bu defa olabildiğince az sample, bolca gerçek vokal ve enstrüman kullanmış. Bravo! Hatta pek çok yazı albümün prodüksiyon kalitesinden bahsediyor, ki buna da katılmamak imkânsız. Ancak uğruna bunca kıyamet koparılan albüm; “Giorgio by Moroder”, “Touch”, ilk single...

CAN.The Lost Tapes.Spoon Records

Hani tam arşivlik çalışma derler ya, işte o bölümün en tozlu raflarından gün yüzüne çıkan bir mücevher The Lost Tapes. Krautrock’un kilometre taşı isimlerindenbiri olan CAN tayfasının daha önce yayınlanmamış parçalarından oluşan etkileyici bir set elimizdeki. Canlı kayıtlar, film müzikleri ve albümlerde kendine yer bulamamış tam 30 parça yıllar sonra CAN ekibinin bir nedenle elden çıkardıkları stüdyolarını boşaltırken ortaya çıkan master’lardan derlenmiş. Ne de güzel olmuş. Özetle döneminin en yaratıcı, çizgi dışı ve ilerici gruplarından olan CAN fanatikleri için biçilmiş kaftan. Ziyadesiyle deneysel tınılardan, döngüler üzerine kurgulanmış avangard seçkilere ve klasik CAN tarzından renkler taşıyan parçalara dek uzanan bu geniş yelpazede elbette...

James Blake.Overgrown.Atlas Recordings

İlk saniyesinden itibaren güçlü bir şekilde sizi içine çeken albümlerden biri Overgrown. Albümdeki 10 parça tüm benliğinizi Blake’in sesinin derinliklerine terkedip onun kılavuzluğunda çıkacağınız hayali bir içsel yolculuk sunuyor. ‘88 doğumlu Blake, ziyadesiyle görmüş geçirmiş birinin ağırlığıyla harmanladığı soul etkileşimli vokalini, dubstep ağırlıklı elektronik altyapılarla zenginleştirerek kendine ait bir evren yaratmayı başarıyor. Minimal kurguların ve sade ama koyu bir basın hâkim olduğu parçalarda zaman zaman duyulan piyano melodileri albümün duygusal yoğunluğunu bir kademe daha artırıyor. Ritmi yüksek birkaç parçada Blake tam manasıyla nelere muktedir olduğundan minik ipuçları sergiliyor. Her malzemenin tam ayarında kullanıldığı, lezzetine doyum olmayan bu harika albüm şimdiden yılın en...

Depeche Mode.Delta Machine.Mute

Dört yıl aradan sonra ve Mayıs ayındaki İstanbul konserleri öncesi yeni Depeche Mode albümü de huzurlarımızda. Çok uzun yıllar aynı kadro ile hem grup kimliğini koruyarak müzik üretimine devam etmek, hem de yenilikçi mecralarda cengaverce yol arşınlamak kolay değil; DM bunu layıkıyla başaranlardan. Gahan ve Gore arasındaki vokal paslaşmaları, ara ara derin ve hüzünlü sayılabilecek karanlık synthler (“Welcome To My World”, “Angel”) albümün ana omurgasını oluşturuyor. Aralarda tempo yükselip (“Secret To The End”, “Broken”) daha sıcak bir müzikal dil hakim olsa da bir türlü içiniz rahat etmiyor. Albümde ara pasajlarda hafif minimal kurgular (“My Little Universe”), bolca lafı edilen DM...

Esmerine.La Lechuza.Constellation

Geçtiğimiz yılın hatıralarda okkalı bir yer edinen konserlerinden biriydi Esmerine’in İstanbul’a yaptığı ikinci ve bu defa uzun süreli olan müzikal seyahat. Zira Ekim 2012’de gerçekleşen konserlerinde bizim topraklarımızdan isimlerle (Hakan Vreskala, James Hakan Dedeoğlu ve Salih Nazım Peker gibi) sahne aldılar ve İstanbul’da geçirdikleri iki haftalık süreç içinde olgunlaştırdıkları ortak parçalarını çaldılar. Efsanevi grup Godspeed You! Black Emperor’dan Bruce Cawdron (perküsyon) ve Thee Silver Mt. Zion’dan Rebecca Foon’un (çello) başını çektiği grubun müziği gitardan ziyade derinlikli tınıların ve ambient yapılandırmaların ön planda olduğu bir post-rock sayılabilir. Genç yaşta ölen Lhasa de Sala’ya adadıkları 2011 çıkışlı albümlerinde Patrick Watson ve Sarah Neufeld...