The Field.Cupid’s Head.Kompakt

Aralık ayı başında gerçekleşen ve uzun soluklu olması ümidiyle ajandalarımıza not ettiğimiz Red Bull Music Academy Radio Festival’da sahne alan Axel Willner, iki yılda bir albüm formülüne sadık kalarak 4. stüdyo albümüyle karşımızda. Tek renk zemin üzerine yazılan artist / albüm adından oluşan minimal kapak tasarımında bu defa karanlık ve koyu bir seçim hakim. The Field’in giderek derinleşen, zenginleşen ve birbirinin içine harmanlanan elektronik altyapılı döngüler üzerinden kurguladığı ana çizgisinde radikal bir değişiklik yok. Ancak Cupid’s Head için bir ton daha agresif bir müzikal dokudan bahsetmek mümkün. Havada süzülen uçucu ses kümelerinin yerine ayağını yere daha sağlam basan bir omurga...

Thomas Fehlmann.Gute Luft.Kompakt

Fehlmann 60’lı yaşlarını süren veteran bir elektronik müzik emekçisi. ‘70’lerin sonunda Palais Schaumburg adındaki avangard oluşumda yer alan, bir ara The Orb’un yarı zamanlı üyesi olan, ‘80’lerde plak şirketi yöneticiliğine soyunan, ‘90’larda efsane klüp Tresor’da “resident DJ”lik yapan Fehlmann aynı zamanda Gudrun Gut’un kurucusu olduğu Ocean Club ekibinin de bir parçası. Gute Luft aslında Berlin’de farklı insanların bir günlük yaşantılarına odaklanan bir belgesel için hazırlanmış ama çoğu kullanılmamış ve daha sonra tekrar editlenerek albüm haline getirilmiş bir proje. Teknonun cazibeli ritimlerinden dub’ın serin sularına, minimal elektronik kurgularla beslenen ambient tınılardan funk’ın kıvrak melodilerine kadar bolca türün Fehlmann’nın usta tezgâhından devşirilmiş hali...

Midlake.Antiphon.Bella Union

Bella Union etiketi taşıyan albümlere daha bir sıcak bakmamıza neden olan “güzel” grup Midlake, ilk üç albümde vokallerden sorumlu Tim Smith’in geçen yıl gruptan ayrıldığını açıklamasıyla bir sonraki adımda neler yapacağını merak ettiğimiz bir isim haline dönüşmüştü. Soru işaretlerimizi gideren 4. stüdyo albümünde, grubun mahir elemanlarından Eric Pulido’nun (gitar, perküsyon ve başkaca enstrümanlara ilaveten) geri vokali bırakıp artık mikrofonu eline aldığını görüyoruz. Antiphon öncüllerine göre folk ve rock terazisinde kefenin rock kısmına doğru kaydığı, dolayısıyla daha sert tınlayan bir çalışma. Melodik kurgudaki zenginlik, Pulido’nın hiç yabancılamadığımız akıcı ve sıcak vokali ve kendine daha belirgin bir yer edinen bulanık gitar riff’leri...

Arcade Fire.Reflektor.Sonovox Records

Arcade Fire’ın son albümüne adını veren açılış parçası “Reflektor” hiç şüphesiz bolca adından söz ettirecek “yılın parçası” tadında, oldukça güçlü bir çalışma; peki ya albümün geri kalanı? Bir önceki albümleri The Suburbs ile 2010 yılında Grammy’de “yılın en iyi albümü” ödülünü alan grup için de Reflektor’ün önemli bir adım olduğu açık. Yeni çalışmanın prodüktör koltuğunda James Murphy’nin (LCD Soundsystem) olması da heyecanımızı artıran bir ek not elbette. 13 parçadan oluşan ve 75 dk. civarındaki süresiyle benzerine pek denk gelmediğimiz uzunluktaki Reflektor’ü iki bölümde değerlendirmek mümkün. İlk bölümde yer alan yedi parçanın her biri ortalamanın üstünde; güçlü riff’ler (“Reflektor”), sıkı melodiler (“We...

Corker.Conboy.Radiant Idiot.Vertical Form

Bu ayın sürpriz köşesi konuğu 2004 yılından bir albüm. 1999-2004 yılları arasında aktif olan Londra merkezli, (Pan American, Opiate, Rechenzentrum, The Rip Off Artist gibi isimlere de kısa süreliğine ev sahipliği yapan) Vertical Form etiketi taşıyan çalışma akustik ağırlıklı enstrümental bir albüm. Adrian Corker ve Paul Conboy’un oluşturduğu ikili, post-rock sularında gezinseler de parçalarında daha sade ve şatafatsız bir dil hâkim. Armonika, klavye, naylon gitar ve yaylıların eşliğinde biçimlenen parçalarda minik elektronik dokunuşlar da mevcut. Kayıt ve miksajlarını Can grubuyla da çalışan John Podmore’un yaptığı, yaylı aranjmanlarında Radiohead ve Herbert’la da çalışan John Matthias’ın adına rastladığımız albüm baştan sona akıcı ve...

Nightmares On Wax.Feelin’ Good.Warp

Elektronik müziğin köşebaşı etiketlerinden olan Warp’ın en kadrolu ismi Nightmares On Wax (George Evelyn) beş yıllık bir aranın ardından kulaklarımızın pasını alan ve ismiyle müsemma illa ki “iyi hissettiren” yeni albümüyle tekrar aramızda. ‘90’ların başından bu yana aktif bir isim olan Evelyn’in yeni çalışması farklı sulardan beslenen verimli bir havzada şekilleniyor; downtempo, leftfield, dub, trip hop, reggae, house... Bu çok katmanlılık albüme katkı veren isimler açısından da geçerli; bir yanda ACT tayfasından caz davulcusu Wolfgang Haffner, öte yanda yaylı partisyonlarında Jazzanova teknik kadrosundan Sebastian Studnitzky ve trip hop’un olmazsa olmazı konuk vokaller. Enerjisi giderek yükselen (özellikle “Now Is The Time”),...

Arctic Monkeys.AM.Domino

Yılın sabırsızlıkla beklenen çalışmalarının başında gelen 5. Arctic Monkeys albümü grubun ülkemize yaptığı ilk ziyaretin (bkz. Rock’n Coke 2013) ertesi günü raflardaki yerini aldı. Solist Alex Turner’ın karizmatik kişiliği ve etkileyici vokali ile perçinlenmiş parçalarda önceki albümlere kıyasla daha dingin ve ağırbaşlı bir arka plan karşılıyor bizleri. Mahir şarkı sözlerinin ışığında aydınlanan bu güzergâhta sade gitar rifleri ve davulun yalın eşlikçiliğini görüyoruz. Kıssadan hisse her açıdan daha olgun ve kendinden emin bir albüm AM. Sonraki dinlemelerde adım adım içindeki saklı cevherleri deşifre ettiğiniz, ara pasajlarda ruhunuzu bir şekilde kaptırdığınız keyifli tınıların saklandığı; dolayısıyla ilk anda hissettirdiğinden daha zengin bir albüm elimizdeki....

Boards Of Canada.Tomorrow’s Harvest.Warp

Bu ayın sürpriz bölümü için BOC’dan daha iyi bir tercih olamazdı herhalde. Elektronik müziğin ziyadesiyle etkili isimlerinden biri olan İskoçya çıkışlı ikili uzun süren sessizliklerini Tomorrow’s Harvest ile bozarken, Autechre ile birlikte bir dönemin IDM tandanslı albümlerine referans alınan ekiplerinden biri olarak da hayranlarına tekrardan merhaba diyor. Autechre’in zaman içinde daha da derinleşen deneysel ses kurgularından ve aritmik kimyasından farklı olarak; Boards Of Canada içinde hep naif melodilerin dolaştığı, daha dingin ama bol katmanlı ses kümelerinin tadına doyulmaz bir ustalıkla harmanladığı bir güzergahın takipçisi oldu. Devri düşürülmüş synthler, akışkan minimal dokunuşlar, toparlayıcı ambient vurgulu arka planlar, zaman zaman keskinleşen elektronik kurgular...

Miles Kane.Don’t Forget Who You Are.Columbia

Henüz 30’larına gelmemiş Miles Kane kabaca son 10 yıllık periyotta alternatif / indie sahnesinden çıkan en önemli erkek vokallerden biri. The Rascals’ın has adamı ve The Last Shadow Puppets’ın yarısı olarak Miles Kane’in ayrıca Arctic Monkeys ve Paul Weller gibi isimlerle birlikteliğine ilişkin notlar, kendisinin genç yaşına rağmen bu arenada ne denli kalıcı izler bıraktığının bir özeti mahiyetinde okunabilir. 2011’deki debut solo albümün ardından gelen bu ikinci çalışma yüksek tempolu, vokal ve gitarın ön planda olduğu keyifli parçalarla örülü. Kane’in 60’larda ekolanan hafif psych vokali ile 90’ların klişe gitar sekanslarının kombinasyonundan devşirdiği bir ana omurga üzerinde şekillenen albümde Kane’in yenilikçi...

Primal Scream.More Light.First International

Bobby Gillespie ve tayfasının beş yıl aradan sonra gelen 10. stüdyo albümleri aslında birkaç ay önce yayınlanmıştı. Ancak grubun bu yılki Rock’n Coke programına eklenmesi nedeniyle bu harika albümü tekrar hatırlatmak istedik. Albüm boyunca dinleyenleri gevşek ve akıcı elektronik altyapılarla örülü sinematik pasajlardan, dumanlı caz salonu atmosferlerine; halusinatif gitar rifleriyle bezenmiş yarı uykulu Gillespie vokallerinden, keyifli ve içli melodilerin rehberlik ettiği rock’n roll döşeli patikalara uzanan zengin bir menü bekliyor. Kulaklarımızın aşina olduğu Primal Scream imzası hemen tüm parçalarda kendini gösteriyor. Açıkçası 90’ların başında bir dönem gençliğinin hafızalarına kazınan Screamadelica gibi bir albüme adını yazdıran ekibin, bu kadar zaman sonra...